Yaşadığımız dünya içerisinde öz değerlerimizi koruyarak; hoşgörü, merhamet, sevgi ve empati ile bir arada yaşayabilme düşüncesinden hareketle, Montessori felsefesinin insanlığın gelişimine katkısının doğru anlaşılması adına Yeni Türkiye Eğitim Vakfı’na bağlı Palet Montessori Akademisi MATEPP tarafından II. Uluslararası Montessori Zirvesi düzenlendi.
“İnsanlık için Eğitim” temasıyla Palet Okulları Çamlıca Kampüsü’nde gerçekleşen zirveye; İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Mücahit Yentür, YETEV Mütevelli heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay ve çok sayıda uluslararası eğitim sektörü temsilcisi katıldı.
Uluslararası Montessori Zirvesi’nin açılış konuşmasını gerçekleştiren YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, bugün gelinen noktada uluslararası yetkinlikte eğiticiler yetiştiren bir eğitim merkezi olarak faaliyetlerine devam ettiklerinin altını çizdi. Erdoğan; “Montessori felsefesi, çocuğun dünyaya gelen kutlu bir misafir olduğundan hareket ediyor. Çocukluk ve yetişkinlik evrelerini farklı değerlendiriyor. Çocukların içinde özene bezene korunması icap eden bir cevher var. Bu cevheri koruyarak yetişkinliğe adım attırabilirsek, bunu başarabilirsek o zaman bu çocuk, yetişkinliğinde en yüksek potansiyellerini gerçekleştirebilecek bir birey olarak dünyada hayatını sürdürebilir. Yani adeta insanın inşa sürecinin bu evrede gerçekleştiğini söylüyor” diye konuştu.
Erdoğan, bu yaklaşımın Müslümanlığın fıtrat anlayışıyla da örtüştüğünü belirterek, “Kapitalist paradigma içerisinde fabrikalardan esinlenerek kurulan okullardaki çocuğu şekillendirmeye çalışan, aslında çocuğun şeklini şemalini değiştirip fıtratını örseleyen nosyona sahip bir öğretmen değil, o çocuğun içindeki doğal yetenekleri, doğal potansiyeli tahrip etmeden açığa çıkarmaya çalışan birer rehbere ihtiyacı var. Yine bu da bizim tasavvuf anlayışımızdaki mürşidi kâmil konseptine benziyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bu bağlamda Türkiye’de hakkıyla bir okul açmak misyonuyla hareket ettiklerini aktaran Erdoğan, önce anaokulu, sonra ilkokul düzeyinde Türkiye’de en iyi uygulamalarını yapan okullara sahip olduklarını vurguladı.
Bilal Erdoğan, her eğitim modelinin iyi insan yetiştirme iddiasında olduğunu, ancak bugün Gazze’de yaşanan katliamın bu durumu doğrulamadığını belirterek, şöyle devam etti: “Pazartesi günü yine sınıflarımıza gireceğiz, okullarımıza döneceğiz. Yine çocuklarımızla buluşacağız. Onları kucaklayacağız. Gözlerinin içine bakacağız. Ama Gazze’de bir milyonun üzerinde çocuk, her gün ölen yüzlerce çocuk bunu yapamıyor. Biz de sınıflarımızda, çocuklarımız iyi olsun diye mücadele veriyoruz. Başka insanlara iyilik yapmanın bir erdem olduğuna inansın istiyoruz. Ama demek ki çocuklarımıza bu dünyada varoluşlarıyla ilişkili daha makro, daha felsefi bazı şeyleri de erken yaşta aktarmanın gerekliliği ortaya çıkıyor. Çünkü, maalesef o katliamı yapan insanlar da bir zamanlar çocuktular.”
Uluslararası Montessori Zirvesi’ne teşrif eden İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Murat Mücahit Yentür, Bakanlığın da okul öncesi eğitim verirken çocukluk dönemine dair yoğun bir çalışma yaptığını belirterek, İstanbul’da ve Türkiye’de en büyük hedeflerinin hiçbir çocuğun okul öncesi eğitimden geri kalmaması olduğunu söyledi.
İstanbul’da resmi ve özel olmak üzere toplam 2 bin 614 okul öncesi kurumda öğrenim gören öğrenci sayısının 297 bin 718 olduğu bilgisini paylaşan Yentür, “Bu fiziki mekanların oluşturulması elbette çok önemli. Ama bu işin en önemli kısmı; içerik, öz, müfredat, materyal gelişimi ve ortam hazırlanması. Bundan daha önemlisi; tek başına yetkin bir öğretmenimiz, yetkin bir eğitici, bu işin en esaslı kısmı. Bütün çabamız da gayretimiz de bunun için” dedi.
YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay da Palet Okulları olarak 12 yıldır edindikleri tecrübeyi, bugünkü zirvede katılımcılara hem atölyelerle hem de akademisyenlerle birlikte paylaşma ve tartışma fırsatı sunacaklarını aktardı. Temayı seçerken Gazze’de yaşanan zulmü de göz önüne aldıklarını belirten Oktay, “Biliyoruz ki insanlık için eğitim çok önemli. Onun için de temayı seçerken buna dikkat ettik. Toplumun rehberi olan biz eğitimcilere düşen belki de en önemli görevlerden bir tanesi sadece çocuklarımıza akademik bilgiyi vermek değil, ahlaklı olmayı, erdemli olmayı, yardımsever, iyiliksever olmayı öğretmektir. Bunun için bizlere büyük görev ve sorumluluk düşüyor.” diye konuştu.
MATEPP Program Direktörü Liliya Yakımova Özyavaş moderatörlüğünde, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Temel Eğitim Okul Öncesi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Kevser Koç, Selçuk Üniversitesi Çocuk Gelişimi öğretim görevlisi Öğr. Gör. Dr. Figen GÜLEŞ, Montessori Eğitim Lideri Natalia KLOS’un katılım sağladığı “Eğitimin İnsanlığın Gelişimine Katkısı” konulu panel gerçekleştirildi. Panelde konuşma yapan Doç. Dr. Kevser Koç, halihazırda var olan eğitim sistemlerinin yeterli olmadığını söyleyerek, şunları aktardı: “Özellikle sanayileşme devriminden sonra ve kapitalizmin dünyaya hâkim olmasıyla birlikte benmerkezci bir anlayışın geliştiğini, insanların konforunun ve maddiyatın çok ön plana çıktığını görüyoruz. Peki neye ihtiyaç var? Erdem, ahlak ve iyiye, doğruya karar vermek, bir vicdani muhasebe yaparak karar vermek ve hayatın anlamı üzerine daha çok düşünmek; yani bu hayatta olmanın amacı her şeyin daha iyisine daha konforlusuna sahip olmak mıdır yoksa iyi insan olmak mıdır? Bütün bunlar üzerinde düşünmek gerekiyor ve çocuklarımızı da düşündürmemiz gerekiyor” diye konuştu.
Montessori sınıflarının genellikle daha sakin ve huzurlu sınıflar olduğuna dikkat çeken Koç, “Maria Montessori bizlere barışçıl, çevresine duyarlı, insana duyarlı bireylerin yetişmesi için çok güzel bir sistem sunmuş. Böyle bir ortamda yetişen çocuğun hayata ve insanlara bakışı farklı oluyor. Bu sistem aynı zamanda dünyadaki her şeyin birbiriyle etkileşim halinde olduğunu çocuklara vermeye ve hissettirmeye çalışmış. Biliyorsunuz ki toplum içinde yaşayan bireyler olarak hiçbirimizin tek başımıza hayatta kalabilme şansımız yok. Kullandığımız bardaklar, peçeteler, peçetelikler… Bunların hangi birini kendi başımıza yapabiliriz? Çocuk bu sistem içerisinde; buğdayın biri tarafından hasat edildiğini, başkası tarafından un haline getirildiğini, ekmeği fırıncının yaptığını anlıyor ve tanımadığımız binlerce insana ne kadar borçlu olduğumuzu ve onlara teşekkür dolu hissetmemiz gerektiğini öğreniyor. Dünyanın öbür ucunda binlerce yıl önce yaşamış olan insanlara ve aynı zamanda bizden sonra yaşayacak olan insanlara, çocuklarımıza, gelecek kuşaklara sorumluluklarımızın olduğu bilincini hissederek öğreniyor” diye ifade etti.
Montessori sisteminde alınabilecek güzel bir eğitimin dünyanın gidişatına yön verebileceğini düşündüğünü söyleyen Koç, “Şüphesiz ki diğer insanlara, tanıdığı tanımadığı bütün varlıklara, farklı kuşaklara minnet duygusuyla büyüyen, bir şekilde bağlantıları hisseden bir çocuğun başka insanlara, ötekine daha saygılı olabileceğine, savaşların biraz daha azalabileceğini umut edebiliriz diye düşünüyorum“ diyerek sözlerini tamamladı.
Panel sonrasında eğitim ve öğretim süreçlerinde montessoriden yararlanmak isteyen öğretmen, eğitmen, yönetici ve ilgi duyan kişilere yönelik; Montessori Sınıflarında “Sessizlik Oyunu”, Güneş Oyunu ile Çılgın Döngü, Hayata ilk Adım ve Montessori Doğum Günü Halısı Hazırlama, Montessori Eğitim Sisteminde Kıta Sunumu Örneği: Asya Kıtası, Montessori Sınıfında Neler Oluyor? (Partner Uyumu & Sınıf Yönetimi), Stereognostik Duyu ile Keşif Yolculuğu, Erken Çocukluk Döneminde Çift Dilli Eğitimin Doğallaştırılması, Montessori’yi Keşfetmek: 6-12 Yaş Arası İlköğretim Eğitimi, Ortaokul Montessori Sınıfında Rehber Olmak gibi 15 farklı atölye gerçekleştirildi.
Uluslararası Montessori Zirvesi’nin onur konuğu ise Montessori Eğitim Yöntemi Uzmanı, MACTE Yönetim Kurulu Fahri Üyesi Gülsevin Kayıhan oldu. Zirveye video konferans aracılığıyla katılan Kayıhan; “2012 yılında Palet Okulu’na ilk geldiğimde, okul 3-6 yaş arasında eğitim yapıyordu fakat çok kısa sürede büyük bir gelişim gösterdi ve öğrendiğime göre 9 kampüs üzerinde çalışılıyor. Bu gelişme Bilal Bey’in önderliğinde, çalışma arkadaşlarımın emekleriyle oldu” diye konuştu. Saygı insaniyet, iyilikseverlik ve hoşgörülülüğün binlerce yıldır törelerimizde olduğunu söyleyen Kayıhan, “Yunus Emre’nin şiirinde dediği gibi; ‘Doğru yola gittin ise, er eteğin tuttun ise bir de hayır yaptın ise bire bindir az değil’ diyerek sözlerini tamamladı.
Zirve, sertifika töreninin ardından sona erdi.